Eskiler Anlatıyor

Bu kısımda eski gönüllülerimiz hislerini kaleme aldılar.

 

Kısıtlı zamanda çok fazla konu işlenmesi gerekti§i için zamandan kazanç sağlamak adına soru çözümleri ve konu anlatım için fasikül hazırlayıp öğrencilere da§tyorum. Lakin öğrencilerin hazıra alışmaması için tüm konu bu fasiküllerde yer almıyor. Böylece onlar da not almaya teşvik ediyorum. Bir de işlenen konuların unutulmaması için belirli bir süreden sonra ders öncesi küçük tarama yapyorum. Her hafta düzenli ödev verilmesi ve bu ödevlerin takip edilmesi çok önemlidir. Öğrencilerin tek tek etüt taleplerinin karşılanması zor oldu§undan, verilen testlerden toplu soru çözümü dersi yapyordum. Bu etütlerde en çok yaşanan sıkıntılardan biri, bir öğrencinin yapamadığı soruyu diğerinin yapması. Soruyu yapan öğrencilerin sıkılmasını engellemek adınabazen soru çözümünü soruyu yapan öğrenciye çözdürüyorum.

Tuğba Müdüroğlu
Gönüllü

 

Fizik dersleri anlatırken ben genelde konu anlatmını kısa tutup örnekler üzerinden konuyu anlatmayı tercih ediyorum. Böylece hem soru tipleri üzerinde duracak vakit kazanıyoruz hem de çocuklarla birlikte sorular çözdüğümüzden onlar da daha az sıkılyor. Genelde kısaca formülleri verip birkaç önemli noktayı anlatıp basit örnekten başlayarak komplike örneğe doğru gidiyorum.

Sercan Çıkıntoğlu
Gönüllü

 

Sınıfa girer girmez derse başlamak yeri ne biraz sohbet etmeyi tercih ettim. Genelde ara vermeden bir buçuk saat ders yaptık. Sıkıldıkları zaman yine başka konulardan konuştuk. Kimyada defter tutmak çok önemli ama uzun uzun paragraflar yerine maddeleyerek ve dikkat çekmesi gereken yerlere ünlemler koydurarak konu çalışmalarını kolaylaştırdım. Uzunca yazdırılması gereken, biraz ezbere kaçan kısımlar kendim basitleştirerek fotokopi dağıttım. Çok fazla örnek çözmeye genelde vakit kalmyordu ama yinede her soru çeşidinden çözmek lazım. Hiç anlamadıkları konu olduğunda soruları tahtaya yazıp, çocuklar kaldırıp çözdürdüm.

Elif Karakaş
Gönüllü

 

BBY çok güzel bir yerdi. BBY’de çok güzel çok nadide insanlar tanıdım. Ve onları en güzel haliyle tanıdım. Kendi finalleri varken havuz problemlerini anlatmaya çalışırken tanıdım. Kendisi ÖSS’ye girerken heyecanlanmadığı kadar onlar için heyecanlanp stres yaparken tanıdım. Bir sürü işi, veremediği dersleri, yetiştiremediği ödevleri varken hayattaki koşuşturmasna birkaç saatlik ara verip çocuklarla ilgilenen insanlardı onlar ve bundan zevk alyorlardı. O zevkin suratlarında oluşturduğu gülümsemenin güzelliği de ayrı oluyor tabi. Ama ben bu insanlarla tanışmak için BBY’a gelmedim ya da tanıştığımdan bu kadar koşturmadm. Ben amaçsızca geldiğim BBY’de bir grup çocukla tanıştım ve onları tanıdıkça BBY’a battım. Onlar diğer sınıflardakilerden veya senelerdekilerden özel değillerdi belki ama benim kısmetimde onlar varmış. Hayatımda hiç tatmadığım ve bir daha tadabileceğime ihtimal vermediğim bir deneyimi tattım onlar sayesinde. Yaptığım her şeyin olsa da olmasa da bana göre bir olduğu şu hayatımda bu lafı diyemediğim tek şey çocuklarla geçirdiğim 2 sene oldu. Niye bu kadar etkilendiğim konusunda Freud’un söyleyecek çok şeyi vardır ancak bana göre gerçekten başkasının hayatında etkili olabilmek, benle çok alakasız insanlarla bağ kurmak, onların gösterdikleri sevgi, ya da belki sadece kendileriydi sebep ya da bendim. Sonuç olarak proje bana şakayla karışık da olsa Baba diyen 10 tane çocuk verdi. Zaten projede YGS-LYS bir araç sadece, amaç çocuklar ve gönüllüleri bir araya getirip her iki taraf için de böyle güzel bir tecrübe oluşturabilmek demişti zamanında bir büyüğüm.

Sercan Çıkıntoğlu
Gönüllü

 

BBY’deki öğrenciler 17-18 yaşlarındaki çocuklardan oluşuyor. Ve bunlar projeye geldiklerinde hayatlarında ilk defa klasik tanımıyla bir otoritenin olmadığı kendilerine yakın yaş grubundaki insanların altına girdikleri kısacası hiç bilmedikleri farklı bir otorite ilişkisine giriyorlar. Durum böyle olunca nasıl davranmalar konusunda çok bir fikirleri yok. Bu bilmeme durumu sebebiyle onlara doğru, onlardan beklediğimiz ve rahatsız olduğumuz davranışları onlara belirtmesi gereken bizleriz. Bunun yolu da diyalog olduğunu düşünüyorum. Yine de yaşları küçük olduklarından hata yapma eğilimleri yüksek. Bu sebeple yanlış davranış sergilemeleri şaşılacak şey değil . Bizim görevimiz zaten
onlara doğruyu göstermek. Önemli olan onlarn yanlışlarında ısrar etmemeleri. Tembel ya da sorunlu bir tipi bir sene sonunda hedefi olan sorunlarıyla başa çıkmasını bilen birine dönüştürmek de bu projenin amaçlarndan biri olduğu unutulmamalıdır.
Toparlarsam; bu ortamda yaşı büyük olan, doğruyu bilen ve öğreten bizleriz bu sebeple sabırlı, anlaylışlı olmak da bize düşüyor.

Mehmet Kılınç
Gönüllü